Telefon
WhatsApp

Ayşe AYGÜN | Bağımsız Akademisyen, Araştırmacı Yazar | Sanat Eserleri

Ayşe Aygün Şiirleri

Çek kaptan gemimizi acıların limanından,

Çevir rotamızı mutluluğa

Gün doğmadan sıyırıp atalım yalnızlığı içimizden

Mutluluklar, umutlar yarınlar

Bizimle

Pusulayı iyi ayarla kaptan

Durdurmasın bizi dalgalar, fırtınalar

Korkutmasın seni

Böğürsün deniz

Nasıl olsa bu son gecemiz

                 AYŞE AYGÜN 1995

Donuk bir gece…

Issızlıkla yoğrularak boğuluyorum

İstemeden gecenin kötümser çocuğunu oynuyorum

Korkuyorum;

Alışılmış yalnızlığımdan, başıboşluğumdan

Aysız, yıldızsız, ışıksız, kirli gecede

Üşümüş dudaklarımdan dökülen ıslık sesleriyle

Uyutuyorum içimdeki çocuğu

Dudaklarımdan dökülen yalnızlık senfonisi…     

            AYŞE AYGÜN   / 1996

Asfalt yolları boyunca dizilmiş sevdan uzadıkça uzar

Boyutsuz yollarda,

Boyutsuzluğu arar

Benden yana olmayınca gözlerin

Bende depremler başlar

Yıldızlar ağlar, katı güller kan kusar

Hiç bitmeyen çocuk masalları gibi sonsuzluk başlar

Bulutlu gözlerim buğulu gözlerini arar                                                                                                                                                              

           AYŞE AYGÜN   /1996

Saatler isteksiz yaşayınca geceyi

Son umutta dökülür

Ve koca gözdeli bir söğüt ağacı

Dalından son kızıl yaprağını düşürür

Yaprak asfalt yollar boyu sürünür

Ayaz vurdukça buruşur

Birisi vurur küçülür

Bu bir kızıl yaprağın ölümüdür

                                                              

                       AYŞE AYGÜN/ 1996

Gözyaşlarım eskisi gibi şeffaf akmıyor

Bir Afrikalı çocuktan farksız

Olabildiğince esmer

Alabildiğince karanlık

Çocuk yüreğim zamansız uçmuş yuvasından

Baktığımda gökyüzüne, gökkuşağını göremiyorum

Yediveren çiçekler açmıyor gönlümde

Yedi ayrı umut kapısı yok göklerde

Kirli bulutlar kaplamış alabildiğince

Safari rüzgârları esiyor, savuruyor dağıtıyor

her bir umut parçasını bu ülkenin yedi ayrı şehrine

 

              AYŞE AYGÜN  / 1996

Ağaçlarla savrulup ürperen

Sonbaharın gözyaşları ile ıslanan

Titrek yapraklar,

Titreyen vücuduma eş

Ölesi üşüyorum kanım donuyor

Avuçlarımı sıkıyorum ısınmak için

Yararı yok olsa da

Beni avutuyorum

Ufukta ilk kızıl ışıklar vururken

Hızla ölen gece gibiyim, hızla ölüyorum

Ve çevresini kızılımsı bir buğuyla sarmış

Ilık güneşi göremiyorum

Bu gece sokak lambası da yanmadı

Yakmadılar, ışıksızım korkuyorum

ve olmadık zamanlarda seni düşünüyorum

Kulağımda son gülüşünün hışırtıları

ellerimi tutuyorsun ısınıyorum

Ne vakit seni düşünsem

Bedenim acıyor, ruhum sancıyor

Hasta ve yorgun bir yaşlı gibi

Ölü bir deniz gibiyim dümdüzüm

Artık yüreğimde çılgın dalgalar çarpmıyor

Koca bir kasırga durmadan beni izliyor

Çember daralıyor çıkamıyorum, kaçamıyorum

       

                AYŞE AYGÜN / 1996

Gittin

Seni kaybettim ya da sen beni kaybettin

Şimdi sonsuzluk gibi yoksun bense aklımda bir tek sen,

Düşünce uçurumlarında şuursuzca geziniyorum

Sana ait bir şeyler arıyorum

Mesela gözlerini

Sen yoksun gözlerin yok

Gün sonu kızıl ufuklarda sonsuz düşüncelere dalıyor

Seni düşünüyorum

Uzanıyorum ama dokunamıyorum ellerine

Çünkü düşsel bir oyun oynuyorum kendi kendimle

Artık oyun bozuldu, şimdi hiç bir şey yok

Ne ellerin, ne gözlerin nede sen

Sevginin boyutsuzluğuna inanmazken

Yüreğimdeki dokunulmazlığı bozdun

Beni kendine aldın ve umarsızca gittin

Şimdi bense bende kalan senle ve kırık kalbimle,

yıkık kaldırımlarda geziniyor, kırık şarkılar söylüyorum

kırık kalbimle

bir serseriden farksız

ve sen hala yoksun, gelmiyorsun…

 

                      AYŞE AYGÜN/1996

Kötü bir alışkanlıksın bende

Kalbimden fırlayıp beynime doğru

hızla yol alan bir virüs

Düşüncelerimi kaplamışsın

Her bir şeyin özünde sen

Varlığının dışında hiçbir kimseden

ve nesneden habersiz ben

Belki güzel değilsin hatta çirkinsin

Ama yüreğimin sesiyle keşfedilmişsin

O çok sevdiğim yakamozlara zıt

Su yüzüne çıkmamış tutkulu duygularımla

Sevilmişsin

Umutlarımın, ümitsizliğe dönüştüğü ve tükendiğimde

Farklı bir şekilde çıkarsın karşıma

Terk edilmişliğimin uçurumlarından dönerim

Yinede değişimsiz severim seni

Belki her defasında biraz daha fazla

Gönül penceremin perdeleri kapalı başka mevsimlere

Yarınları düşünmeden sünger çekmişim geleceğe

Şimdi geçmişim gibi, bir senli mevsimlerdeyim

Ve cebimde biriktirdiğim saklı duygularımı

Savurarak dört mevsime

               AYŞE AYGÜN  /1997

Gözyaşlarımı söküp yerlerinden

Gittiğin topraklara vurdum!

Serseri gözyaşlarım kurudu

Üç mevsim boyu sustum!

İklimlerin arsızlığına, mevsimlerin boşluğuna

Ve yalnızlığıma ve sensizliğime…

Ardından şerefsiz gecede

Yıldızımıza üç kurşun sıktım

Ellerimde acının kelepçeleri, gezinip durdum

Çocuk değildim ağlamadım,

Yumruklarımı sıkıp duvarları ağlattım

Yinede içimdeki acıyı durduramadım

                 AYŞE AYGÜN /1997

Gözlerim sensizken yasak etti kendine sevmeyi

Sensizken canımın çığlıkları çanlarını vuruyor içime

Ama yinede sen gül diyorsun

Yoksulluğunu çekerken tüm varlığımla

Gülebilir mi gözlerim özgürce söyle?

Şimdi yoksunum varlığından

Ve ışıksı bir dünyadayım

Bu sanki hissetmediğin nesneler arasında,

Umutsuzca çırpınmak gibi bir şey

Keşke sınırsız güçlerim olsa da zamanı yok etsem

Keşke ansızın bir mucize olsa ve ben yakamoz olsam,

Deniz suyu olsam giyinsem sırtına

Bir mucize olsa ve sen bir yağmur damlası olsan

Dağılsan pencereme ben dokunsam sana

Avuçlarım ıslansa

Avuçlarını uzatsan, uykusunu alamayan gözlerim

avuçlarında uyusa

             

                               AYŞE AYGÜN  / 1997

Bir tutam güneş, bir avuç dolusu

Kar aydınlığındaki beyaz bulutla

Yüreğim elimde kopartıp gökten ışın parçalarını

Aşkı acıtacak kadar acımasızca

Sunacağım sana sevgimi

Gün batımı bulutlarıyla gömüp dağların eteklerine sevgisizliği

Ağlayan çiçeklerin gözyaşlarını silerek

Geleceğim sana

Bozuk ümitsizlik koleksiyonunu

Yazgısızlığın yazgısını yeniden yazarak,

Yok sayarak evrendeki ayrılık sözcüğünü

Vereceğim sevgimi sınırsızca sana

İşte o zaman güneş,

En acımasız sıcaklığıyla vuracak kalplerimize

Ve biz,

Cebini bayram şekerleriyle

Doldurmuş çocuklar kadar mutlu olacağız

Biteceğini düşünmeden

Okşamak için titreyen saçlarını geleceğim sana

Bırak şimdilik asılı kalsın umutlarımız

Bekle geleceğim sana…

               

              AYŞE AYGÜN  /1997

Gözlerimi kapatıyorum ve

O derin sessizliği dinliyorum

Gözümde yüzünün hayali

Yüzümde masum bir gülümseme

Huzurlu olduğumu hissettiğim bir nefes alıyorum

Bütün beyazlıklar seriliyor evrenime

Yüreğime bıraktığın sıcaklıkla ısınıyorum

Susuyorum konuşmuyorum

Tarihçisi olduğum sensizliği ezberliyorum

Bir şarkı sözü, çarpım tablosu, telefon numarası gibi

Yüzümde hafif bir tebessüm

Ritim tutuyor yüreğim sensizliğin senfonisine…

 

                 AYŞE AYGÜN /1997

Gözlerim yorgun

Gözlerim yorgunluğun buğulu sisleriyle boğuluyor

Sana korkusuz bir sevda veriyorum

Korkuyorsun

Kaçak bir sevda istiyor, kaçıyorsun

Bense gece kaldırımlarında, çaresiz kurtulmak isterken sevdandan

Ölümü bekliyorum

Beklediğim ölüm gelmiyor, kurtulamıyorum

Başıma gelen her felaketi yokluğunla yorumluyorum

Yorgunum ölesi özlüyorum, bekliyorum

Günün ne getireceğini bilmeden

Biraz zaman diyor zaman istiyorsun

Sabrım tükeniyor, ben tükeniyorum, zaman tükenmiyor

Ve yine yorgunum

Ruhumun gözyaşları akıyor avuçlarıma, en içten ağıtlarla

Susturabilmek ne mümkün

İnatçı bir çocuk kadar huysuz

Seni istiyor, sen gelmiyorsun

   

                              AYŞE AYGÜN /1997

Şefkatli gözlerin yüreğimle buluşmadı.

Hissettirilmesi gereken sıcaklık yaşatılmadı bedenlerimize.

Ellerimiz birleşip güven ıslığı çaldırmadı dudaklarımıza

Büstünü parçalayamadığım için deli ayrılığın,

Üzgün umutlar kuşattı etrafımı

Ey benim içimdeki çocuğun asi babası !

Siyah saçlarını okşayan şefkatli ellerin, yüreğine yazıyor mu beni?

Sende yakalayabiliyor musun benim ruhumu?

İşte bak ordayım evinin en sevdiğin köşesinde

Ellerimden tut ve kaldır, ruhunla dans edeyim

Gözlerin kalbime kilitlensin, ben sana…

                 

                 AYŞE AYGÜN/ 1999

Soğukluğun evrenimin bütün sokaklarına

Bir çığ gibi düştü aniden

Beklenmedik bir düşüş değildi bu

bir annenin bekleyişi gibi bekliyordum

Doğuşunu soğukluğunun

Yansıyan yüzünle aydınlanan yüreğim buğulanıyor

Ben ağlıyorum mevsimler ağlıyor

Tuz şehri çoraklaştırıyor

Şehrime zarar veriyorum,

Şehir bana zarar veriyor

Ben çekiyorum kılıcımı,

Şehir çekiyor

Ve ben yine yeniliyorum

       

                AYŞE AYGÜN/1999

En şiddetli şekilde hissederken üşüdüğümü

Düğüm düğüm olmuş boğazımdaki titreşimleri durduramıyorum.

Boğuluyorum! ...

Koşmak isterken sevda çöllerinde delicesine,

Hiçbir şey gibi aşkı da beceremediğimi görüyorum.

Tuzlu sular ıslatırken yüzümü, dar sokaklarda

Islak kaldırımlar da, düşerken sarı yapraklar ayakuçlarıma

Ve tutuşurken ellerim meşaleler gibi

Çekip koparmak istiyorum geceyi yerinden.

Ardından bir çiğdemin açışını izlemek,

Ve güneşin batışıyla kapatmak istiyorum gözlerimi.

Sonra yeniden doğmak yeni günle

Beynimi bulandıran düşünceler olmadan

Suskunluğumum demirlerini kırmak istiyorum.

 

               AYŞE AYGÜN/ 1997

Ölümün soğuklunu yaşıyorum

Günümde görülmediğin zamanlarda

Zamansız yaşatıyorsun bana mevsimleri

Yağışlarım artıyor, titremelerim,

Üşüyorum

Hüzün tek bir yaprak bırakmıyor dalında,

Çıplak bütün ağaçlar

Arkasına sığınamıyorum

Sığıntısızım, sıkıntım yok derdim yok, tasamda

Dert etmiyorum seni kendime

Seni kendimde geçitsiz yaşatıyorum

Olmadığın saatlerin geçitsizliğiyle

Boğuluyorum sadece

 

               AYŞE AYGÜN/ 1997

Ne oldu gözlerin neden titriyor ?

Sus!  tamam anladım hem şaşırmadım

Ne zaman gelecek diye bekliyordum,

gözlerimdeki yağmurlarla

Direnişimiz bitti, biz bittik değimli?

Siyah bir aşkı beyaza çeviremedik

Buğusuz bir pencerede, bulutsuz bir gecede

ayın gözlerimizin önünde küçülmesini izledik,

acı çektik, küçüldük.

Bulutları getirip gözlerimizle geceyi ıslattık.

Güneş doğdu sırtımızı sıvazlayan geceden

güneş  gibi bir aydınlık tarafından kovulduk.

   

                         AYŞEAYGÜN/1997

Direnişim bitti, sen vurdun, ben vuruldum.

Akıntıda sürüklendi yüreğim, yüreğimi tutmadın.

Oysa berrak bir sevdayla sana sürüklenmişti kalbim,

kalbimin elleri yok artık, sen yoksun artık

Zaten hiç olmadan yaşatmıştım seni,

zehirli bir sarmaşıktı gözlerin,

ölümü yavaştan yüreğime akıtan.

Akıntı durdu,

direnişimin sonu oldu gidişi gözlerinin

Şimdi lanetler yağıyor mevsimlerime

bütün kötü ruhlar, cehennemin sıcaklığı, şeytan silahları.

Tahammülüm yok.

Bu gidiş olmamalı, kırık zamanlar olmamalı,

takvimsiz sizdi sana sevgim,

takvimler olmamalı.

Ne yazsam faydasız,

bütün kara sözleri sürsem beyazlıklara,

içimin acısını dökemem.

Zift tutmuş yüreğimde sevgin, seni sevmek   .

Seni sevdim, seni sevdim, sevdim, sevdim,

sen bilmeden, ben bilmeden sevdim.

Sen apansız çektin gittin,

ben sevdim bittim.

Bittim diyorum,

az önce gözlerinin içinde çoğalırken varlığım,

şimdi gidişinle bitti çoğalışım.

Rahatlamıyor yüreğim,

rahatlatmıyor hiçbir şey yüreğimi.

Huzur sonsuza kadar yok artık, yok.

Senin gibi yok.

Ölü ellerimle yazıyorum,

ölü gözlerimle bakıyorum hayata.

Canımın cellâdı oldu gözlerin,

canımın senedini gidişinle kesti gözlerin.

Senetsizim, sensizim.

Sensiz hasta ruhum,

ruhumu tükettin.

Bütün kent alev kızıllığıyla yanmakta şimdi

Caddeler, evler, yetim semtler.

Islatmıyor yağmur damlaları kenti,

gittikçe çoğalan bir yangının ortasındayım.

Artık geri dönsen de faydasız

         

                      AYŞE AYGÜN/ 2000

Her geçen gün biraz daha atıyor kalp atışlarım

İçimdeki bu titreşimi durduramıyorum

Ortasındayken yaşanmışlığımın,

Sesin kulaklarımda yankılanıyor

Ne gün bitiyor nede başlıyor seninle

İçimde serseri rüzgârlar esiyor

Bütün yelkenlerim fora

Uçuşuyor özlemlerim içimde

Umut, özgürlüğün kanatlarında

Ne var sayıp sıkı sıkı sarılabiliyorum,

Ne de kapılarımı kapatıp yok sayabiliyorum seni

Hüzün taht kurmuş eşiğime

Gün günden çoğalan bir sevdayla büyüyor

              AYŞE AYGÜN/2000

Aslında asıl olan bir şey yok !

Asılsızlık asıl olandır

Çürüyen bir meyve gibi tadını yitirmişse sevda,

Asılsız bir sevdaya yakalanmışsındır

Üzülme, gerçekçi ol biraz

Pembe renk yok unutma

İnsan insan olmadıkça olmayacak ta!

İçinde kalsın gözlerinin suyu,

Tenine değmesin tuzun

Aksi takdirde

Zayıf bir insan yaratırsın kendine

Unutma! Güçlü olan kazanır

Sen güçlü bir insansın

Tuzunu silmek içinde olsa,

Dokundurma kimseyi kendine

O zaman kazanırsın kaybettiğin sandığın değerleri

Hadi şimdi kendine bir söz ver

Pembe rengin asıl olmadığına inandır kendini

Sen istemesen de o zaman bir gerçek çıkacak önüne 

Geride kalan zamanı iyi değerlendir

Kaybedilen zamanları yaşamak için

Duygularına bir savaş aç

Kazanmak istiyorsan renkleri unut!

                   AYŞE AYGÜN/2000

Ruhumun kayıp parçası olduğuna inandığım insan,

düşselliğin oyunlarına kapılmadığımı ispatlamak istercesine

bir içtenlikle bana kucak açması,

karanlıklarda kaybolan ruhumun aydınlığa çıkmasını sağladı.

Kavramlar yeniden yakalandı.

Olumsuzluk kavramları yok artık hayatımda.

Oyun başladı, adı başoyuncu bölümüne kazındı.

Yıldızlar, yakamoz güneş, aydınlık toplandı.

Başımı çevirdiğim her yere yüzü çizildi.

Benimleydi içselliğimi anlamıştı, düştü gerçekleşti.

Kaybedilmeyecek değerlerle varlığına bağlı olduğumu biliyordu.

Emindi benden içtenliğimden.

Onu hiçbir zaman yok edemeyeceğimi biliyordu.

Ve bu bana yetiyordu.

Varlığının olmadığı zamanlarda onu yaşatmak

üzerime çökmesini sağlamıyordu acıların.

Kaygısızlığın gemisinde maviliğin eşsiz sularında yol alıyordu yüreğim.

Bu yüzden acı vermiyordu bana yokluk vurguları.

Giderken bıraktığı o iyimser tablo o duygu yoğunluğu

kendime olan güvenimin bana sıkıca bağlanmasını sağlıyordu

                                   AYŞE AYGÜN/2000

Yüzüm geceye yansımalarınla aydınlanıyor

Kapılarını kilitleyemiyorum gözlerimin

Ötesiz bir sevdanın merdivenlerini tırmanırken, gözlerine yükleniyorum

Yükün hüküm sürüyor hayatıma, sen bana.

Donuk bir sessizlik geceye hükmediyor

Işıltısız, yıldızsız, soğuk aydınlık bir tek yüzüme yansıyor

Yüzün yüzüme yansıyor ve ben bu yansımalarla çoğalıyorum

Düşünüyorum…

Soğuk yıldızsız geceyi ve seni…

Düşünmenin damarları çatlıyor, sen yoksun…

Hoşuma gitmiyor değil benim olmadan seni sevmek

Daha bir anlamlaşıyor aşk

Acı vermen ve yaralaman içimde yüceltiyor seni

Kavuşmalarımın zamanlarını kısaltamıyorum

Dünya duruyor, zaman zaman duruyor, bitmiyor geceler…

Hazmedemiyorum yokluğunu, mideme vuruyor içime her çektiğimde

Bu şehrin sensiz havasını 

Sensiz bu şehir hasta ruhum hasta

Ve sen görmeyen gözlerle bakıyorsun bana

Ben geniş araziler sunarken sana

Sen dar geçitler sunuyorsun

Kanallarında boğuluyorum yüreğinin

Sen yoksun oysa...

 

            AYŞE AYGÜN /2001

Parçalıyordum, dağıtıyordum yüreğim gözyaşlarını

Bu şehrin ağlayan sokaklarına

Yağmurun ağır bastığı bir günde çıkmıştı son kez bu kapıdan

Ben ağladım bulutlar ağladı

Acısızdı gözyaşlarım

Düşünmek kadar huzur vericiydi

İçimde başlayan duygu yoğunluğunun

Ağır bastırmasıyla ağlıyordum,

Ağlamanın bana bu kadar huzur vereceğini hiç düşünmemiştim

Keyifliydim, gülümsüyordum gözlerini düşünerek

Biliyordum ki, yine bulutların gözyaşlarına gömüldüğü bir gün

dönecekti bana, şehrime

Gözlerimi asılı bırakmayacaktı bu kapıda

Geçiciydi asılı günler

Yine bir merhabayla huzur bulacak içimi rahatlatacak

Oksijenler çekecektim

İşte yaşamak bu diyerek güne çığlıklar basacak

Yüksüz bırakacaktım günü arkamda

 

            AYŞE AYGÜN /  2001

Kapalı kapılar arkasındaydım

Kentin aynası yoktu

Yansımayan bir yüzün arayışıyla boğuluyordum

Çıkışı olmayan caddelerin sonunda

Bulunmayan varlığın vuruyordu beni.

İçime bıraktığın serinliğin uykusuzluğunda sabahlıyordum.

Gözlerim adını okuyordu her insanın yüzünde,

Tahminsiz yakındın

Hayatın vurgularından uzaktım

Sorularından, sorunlarından

 Düşünmenin bu kadar huzur verdiğini

Seni düşünmekle kendime anlattım

Düşünmek içime sindi, sen içime sindin

Kendimden bir şeyler bulunuyordu varlığında

Beklentisiz bir dostluktu seni yaşayışım

Gideceğini düşünmek bu yüzden

Sıkıntı vermiyordu bana

Gitmeyen bir yanın olacaktı bende

Mevsimi değişmeyecekti sensiz günlerin

Bahar yine benimle kalacaktı

 Varlığında olduğu gibi yine sensiz konuşulacaktı istenenler

Varmışçasına heyecanla beklenecekti  17.45’ler 19.15’ler

Çenem dizlerimin arasında sıkıştırılarak sabahlanacaktı geceler,

 üretmenin kaynağı olacaktı bendeki varlığın.

Yorgun olmayacaktım sabahları

Uykusuzluk vurmayacaktı beni

Bazen dostça ellerimi sıkman için ruhumu uyutmak isteyecek,

Uykunun kollarına bırakacaktım kendimi

Gün, yaşamak adına başlatılacaktı

Uzun mevsimler boyu sürecek bir serinlikle evrenim;

rüzgarın esintisiyle dağılacaktı saçların

sükunet  beni bırakmayacaktı senli zamanlarda

kollarım beyaz bir yelken gibi kendini hazırlayıp,

bıraktığın o serinlikte yol açacaktı

ve sen yanımda olmayacaktın

Bunu bilmek hiçbir şeyi değiştirmeyecekti

Aydınlığı yakaladığım o yolda sınırları zorlayarak yol alacaktım

sen olmayacaktın…

Uzun zaman önce buna kendimi hazırlamıştım

Acısızlığım bu yüzdendi

Yinede düşündüğümde gözlerindeki samimi şefkati

Batıyor yüreğime bir şeyler

Sıkışma devrini yaşatıyor yüreğime

gözlerinle bütünleşmek

Bu yüzden gözlerine uzak kalmak huzur veriyordu bana

Sakindim ve seni sıkıntısız yaşamaya çalışıyordum

Bana beklemek yakışır aydınlıkları,

olmadığın zamanlarda

 

                           AYŞE AYGÜN /   2001

Yüzümü saklıyordum,

korkunun şehveti sarmış karanlık dünyamı

Suyunu çekmiş denizler kadar yüklü gözlerim ağlayamıyordum

Tenime yapışan kurumuşluk, sararmış yaprakları kıskandırıyordu

Başım dizlerimin arasında umutsuzlukla çırpınan düşüncelerim yüzüme yansıyordu

Bu yüzden yüzümü saklıyorum insanlardan

Umutsuz olduğum zamanlarda yaptığım gibi yine

kendimi karanlıkların prensesi sanıyordum. 

Benim için geçirilen zamanların hiçbir değeri yok.

Yaşadığım acı ile savaşırken zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorum.

Ne zaman bitileceğini bilmediğim bir acıyla savaşmaktan daha kötü ne olabilirdi ki.

Az önce yine ağladım acım için.

Gözyaşlarım yoktu, gözlerimi sıktım, dudaklarımı ısırdım, içimi ağlattım.

Ne kadar kolay geliyor sana dudaklarında alaylı bir gülümseme ile bana acıyorsun beklide.

Çok çaresizim sıcaklığını hiçbir zaman hissedemeyeceğim düşüncesi beynime yerleştikçe,

İçimdeki sıkıntı daha da çoğalıyor.

Oysa o kadar yakınsın bana bir o kadar uzak.

Sığınıyorum sevginin solsuzluğuna ve unutuyorum uzaklıkları.

Umutsuzum ne kadar sığınsam da sonsuzluğuna inandığım değerlerin

sensiz hiçbir değeri yok. Karmakarışığım çelişkiler içindeyim boğuluyorum,

boğazımdaki ipin ucu sende….

 

                 AYŞE AYGÜN /2001

Ruhumun kayıp parçası olduğuna inandığım insan,

düşselliğin oyunlarına kapılmadığımı ispatlamak istercesine

bir içtenlikle bana kucak açması,

karanlıklarda kaybolan ruhumun aydınlığa çıkmasını sağladı.

Kavramlar yeniden yakalandı.

Olumsuzluk kavramları yok artık hayatımda.

Oyun başladı, adı başoyuncu bölümüne kazındı.

Yıldızlar, yakamoz güneş, aydınlık toplandı.

Başımı çevirdiğim her yere yüzü çizildi.

Benimleydi içselliğimi anlamıştı, düştü gerçekleşti.

Kaybedilmeyecek değerlerle varlığına bağlı olduğumu biliyordu.

Emindi benden içtenliğimden.

Onu hiçbir zaman yok edemeyeceğimi biliyordu.

Ve bu bana yetiyordu.

Varlığının olmadığı zamanlarda onu yaşatmak

üzerime çökmesini sağlamıyordu acıların.

Kaygısızlığın gemisinde maviliğin eşsiz sularında yol alıyordu yüreğim.

Bu yüzden acı vermiyordu bana yokluk vurguları.

Giderken bıraktığı o iyimser tablo o duygu yoğunluğu

kendime olan güvenimin bana sıkıca bağlanmasını sağlıyordu

                                                                AYŞE AYGÜN / 2001

Yıkıntısız bir sevda istiyorum

Bana sunabilirimsin?

Yalansız, ucuz, ödünç olmayan bir sevda

Ay şahit!

Bu şehrin gece kaldırımlarında titreyen bir yüreğim var.

Dokunmadan,

Gözlerinle ısıtabilir misin titreyen yüreğimi.

Yalanım yok! O deli kız gitti.

Bütün uçarı, tarumar olmuş duygularım firarda

Şimdi örselenmeden yol almak istiyorum.

Sıkıntısız güvenle tutmalıyım ellerini.

Ve yürümeliyim.

Yolumun üzerinde gülen sokak çocukları olmalı

Unutup öksüzlüklerini, gülüşüme eşlik etmeliler.

Çatlak, titreyen elleriyle uzattıkları güllerin arkasındaki aydınlıkla

İtmeliyim karanlıkları, umutsuzlukları

Dipsiz çukurlara...

Yol almak diyorum, yanımda mısın sevdam,

Dostmuyuz doğan güneşe

Yakalandıysa aydınlık, dostsak doğan güneşe

Gün batımı olmasın

Yüreğimin derinliklerinde yankılanan

Doyumsuz bir sevda

Ayrılığa karşın pazarlıksız bir sevda istiyorum

                                                                       

 

                            AYŞE AYGÜN / 2000

Kırgınlığımın katılaşmış coğrafyasında ışıksız kalmıştı umut

Ve yoktu günümde yüzünün yansımaları.

Oysa gözlerinin gülüşü vurmuştu ilk yüreğime.

Ilık içiten ve samimi gülüşlerinle taşıdım kalan umudumu güne.

Bitimsiz özlemlerimle bitmeyen türkü tadında büyüdü sevdan.

Bir sazın ince tellerinde, bir yüreğin yanık seslenişinde işlendin

Yüreğimin her bir hücresine

ve yine düşürdün beni dönüşü ve olmayan sevda yollarına.

Omuzlarımın ağır yükü olan utangaçlığımı indirip bir merdiven başına;

sunuşlarımı sorgulamadan döküverdim tüm duygularımı.

Öylesine içten ve cüretkârdım ki;

kendimi tanıyamamak acı veriyordu bana.

Oysa sınırlayamadığım duygularımı

savurmadığım için kaybetmemiş miydim sevdiğim tüm insanları.

Beklide hükmünü indirgeyemediğim

kaybetme duygusundan korktuğum için dağıtıyorum kendimi böyle pervasızca.

Seni kaybetmekten korkuyordum

Oysa bilmiyor muydum?

Duvarlarım kaybetmenin soğuk damgalarıyla doluydu…

           AYŞE AYGÜN / 2002

Biliyorum bir gün gideceksin

Ve ben bulduğum sandığım seni

Kaybetmemek için verdiğim savaşlardan

Sırtımdaki zıkkım gibi yaralarla döneceğim

Kapanmaması için yaralarımın

Kanıma tuz basıp sızlanacak, ağlayacak

Acının her bir hücreme

Kötü huylu bir virüs gibi dağılmasını kolaylaştırmak için çırpınacağım.

Çırpınışlarımı kimseler görmeyecek,

çevresel baskının kurbanı olmayacak sevgim

Kimseler bilmeyecek bizi 3-5 samimi nefesin dışında

Kusacağım içimi, midemdeki krampların ve sıkıntılı düşlerimin paylaşımcısı

ellerin samimiyetine sığınarak,

güç alacağım yürümek için sevda yollarında

ve bu güçle ayakta kalacağım,

acının tüm renklerini taşıyacağım yüreğimin kanallarında

Yine uzaktan sevmelerin insanı olacağım yani

Nasırlı ellerini tutamamak acı vermeyecek bana

Bir gülüşünle kapanacak tüm olumsuzluklarım

Aynı havayı solumanın verdiği muazzam huzurla kapatacağım günümü.

                       AYŞE AYGÜN /   2002

Zalimdi zaman ayrılık gibi aşk gibi,

hoyrat bir rüzgardı

suyunu çekmişti yapraklarım.

Kansız bir meyve gibi içine çekilmişti yüreğim,

sıksan suyu çıkmaz.

Kanım akmazdı. 

Ellerim hep bir boşlukta,

yırtılmış zamandı hayat,

kimsem yoktu kimdim?

Avutulmuş zamanlarda  büyümüş ,

acıyla bütünleşmişti  gülüşüm.

 

                             AYŞE AYGÜN /2001

Sen güneşin doğuşunu bekle,

Işık aldığı günlerde olacak yüreğinin

Başın dizlerinin arasında

bir ömür avutulmayacak

Dimdik karalı yürüyüşlere katılacak zamanla

Mutluluk birazda kendi elinde insanın

İnsan; mutluyum dedikçe mutlu oluyor işte

                                                             AYŞE AYGÜN /   2003

Silinmeyen bir şeydin sen,

Kan kırmızı tadındaydı sevdan,

Aşkın canını acıtacak kadar imkânsızdın

Ve imkânsızlıklarımı öncesi olan gerçeklerim gibi benimsetiyordun sen

Güçlüydün,

Güçsüzdüm sana kaşı

Kimdin sen; hangi şehrin ürkek çocuğuydu yüreğin kimdin ve ne işin vardı benim yüreğimde?

Kimsenin giremediği bu şehre nasılda böyle rahat giriyordun,

Yazgım diyebilecek kadar yakın, yazgısızlığım diyebilecek kadar uzaktın Çelişkilerimi çekiştiriyordun ha bire kendine

Susmamı ve kabullenmemi kolaylaştırıyordu cesaretin

Yaptığım onca muhasebenden sonra yine çıkışı kendine bağlatıyordun, Bağlandığım bir şeydin sen

Ekmek gibi... Su gibi... Nefes gibi...  Zorunlu bir alışkanlıktın alışkanlığımdın.

Öylesine gerçek ve içten yaşatıyordun ki beni çekemiyordum kendimi senden,

Öyle bir ben yaratıyordun ki benden vazgeçemiyordum yarattığın benden. Beklentilerimi erteletiyordun hep bir ertesi güne yinede vazgeçemiyordum senden

Vazgeçilmez bir şeydin sen...

Vazgeçilmezimdin .

 

                        AYŞE AYGÜN /  2003

Tüm mevsimler solgun

Şimdi ben o çok sevdiğim yalnızlığımı

Yalnızlığımdan nefret ederek yaşıyorum

Bu sanki en sıcak mevsimlerde,

Sonbaharı yaşamak gibi bir şey

Yani gözlerin yediveren çiçeklerin

açmasına şahit olurken

Yüreğindeki yaprak dökümünün,

bir fabrika gibi hızlı işlemesi gibi bir şey

Şu en sıcak mevsimlerde

Annemi özlüyorum hiç olmadığı kadar fazla

Ve artık görmek istiyorum

Yüreğimde ölümsüz çiçeklerin açmasını

Ve yalnızlığımın bir kuş gibi

Kanatlanıp uçmasını

Şu dört mevsimi kendi tadında yaşamak istiyorum

Seni seviyorum, diyemediğim demediğim

Anneme, sevdiğime ve dünyama

Seni seviyorum diye haykırmak istiyorum

Bitsin istiyorum bu sonbahar bu yalnızlık…

 

                           AYŞE AYGÜN /2003

Ben seni  gözlerimle sevdim,dokunmadan

Bir avuç dolusu acı,yaşanmışlık ve

Tutsaklığımla geldim sana

Çıldırasıya bir tutkuyla,

Yüreğimin damarlarını çatlatırcasına

Sevdim…

Vadesi olmayan sevdamla

Tarihi belirsiz senetler imzaladım

Dönüşüm olmasın diye………

 

 

            AYŞE AYGÜN / 2007

Kalbimin boş sahalarında geziniyorsun,

gürültülü bir gökyüzü gibi

Ve ben çakışmayan bulutların yağmursuzluğuyla boğuluyorum.

Karıştırıyorsun mevsimlerimi

Bu düzensizlik süründürüyor,

sürüklüyor kalıntısız aşkın kalıtsallığına beni

Yor…

Kitlenmiş yorgunsuzluğum yorulsun; yorgunluğunu hissettir bedenime,

yorulmayan yorgunsuzluğum yoruyor beni

Açlığını tüket kalbimin tüket ki, tükensin boş sahalarım

Düşmeyeyim artık dünyanın boşluğundan aşağıya

Yakamı çekiştiren bu acı, bu yalnızlık bıraksın peşimi

Gel

Neyime mal olacaksan ol ama gel

Katran karası olsa da yaşatacağın acılar,

razısızlığımı razıya hazırım

Yeter ki gel…

 

                        AYŞE AYGÜN /   2005

Sakın gelme…

7 ay…

Aç…

Susuz…

Doyumsuz…

Uykusuz…

Seni bekliyorum…

Neyi…

Kimi…

Ve ne zaman geleceğini bilmeden…,

İçim acıyor.

Hem de çok.

Bu fırtınayı dindirecek bir güneş yok mu?

Bir ses.

Bir ışık…

Bir gürültü,

Yaşama dair.

Ağrılarım kalbimi aşmış durumda

Yansızım,

Her yanım ağrıyor…

Soluğum kesik.

Sırtımda,

İki kaburgamın arasına oturmuş sancılar çekiyorum.

Kim için.

Kim için çektiğimi bilmeden.

Bir kez bile dokunmadan sana…

 

 

                         AYŞE AYGÜN /  2005

Ağırlığını hissediyorum kederin,

beyaz bir gömleğe sıçrayan kan gibi

silinmesi güç izler bırakıyor.

Günlerime yansımasını engelleyemiyorum.

Kederlerim…

nasılda tek bir kelimeyle basite indirgenebiliyor

nasılda uzun uzadıya anlatmamı engelliyor her şeyi…

Bir kelimeye tek bir kelimeye neler sığdırdığım bilinmiyor

Yine bilinmezi oynuyorum istemeden

tipik bir bunalım vakası diyerek geçiştiriliyor kederlerim.

oysa günlerdir her an ensemde hissettiğim ölümü,

her an babamı kaybetmekten tiksindiğim korkumu,

ona dokunmanın ne demek olduğunu bilmediğim

bir sevgilinin açlığını yaşarken

yıllardır kavuşamamanın verdiği ızdırabı

Ve bir lokma ekmek için verdiğim kavgalarımı,

insanlarımı, insansızlığımı, gülümseyemeyişlerimi

 bir tek kelimeye sığdırıyorum

kederlerim..

keşke her şey bu kadar kolay olsaydı…

oysa ben yutkunamadığım tükürüğümün bile

hesabını sorar oldum kAendime,

bana kazandıracağı bir şey olmadığını bile bile

   

           AYŞE AYGÜN /2005

Sesiz çığlıklarımın duyulmayan sesiyle boğuluyorum

Yalnızlığın acı veriyor bana

Kalbimi sıkıştıran adsız çırpıntılar,

Çıkmak için göğsümün kafesinden

Damarlarımı zorluyor

Pimi çekilmiş bir bomba gibi

Her an patlamaya hazır

Örtbas etmeye çalışırken duygularımı

Gecenin siyahî boşluğunda

dev bir yıldız yaratıyorum kendime

Kimdin!

Dolu dolu düşünülen…

Kalbimi yırtıcı bir kuş gibi tırnaklarıyla çekiştiren

Neyi alıp götürmeyi planlıyordun benden

Nefes alıp vermemi sağlayan

Küçük bir parçam var zaten…

         

                             AYŞE AYGÜN /2008

Kaybolmuşluğumun yıkıntılarını yaşayarak,

Uçurum kenarlarında parmak ucu mesafelerle yol alıyorum

Dargınlığım hayata, daralmış cümleler kurduruyor bana

Garantisiz bir hayatın topal yollarında

Daha ne kadar tutunabilirsin ki güvencesiz ellerin sıcaklığına

Ne kadar sığınabilirsin gülümseyen yüzlerin gerçeksizliğine

Her gün bir şeyler daha kaybetmek

Ve yenilginin tuzlu sularına alışmak

Daha ne kadar ayakta tutabilir ki seni

Son sekmelerini yaşıyorum hayatın

Tek bir darbe gelse…

Belki büyütüyorum hayatın sunuşlarını,

bana yansımalarını

Bıraksam adam gibi yaşamayı,

ince düşüncelerin hassasiyeti ile yoğrulmayı

Sürükleneceğim hayatın düzenine

Düzenine uyup hayatın düzensizleşsem

Yani çıksam insan olmak için insanlıktan…

                           AYŞE AYGÜN / 2008

Uzun bir yoldayım

Sonuna yaklaştığım zamanın

Aslında ne kadar başındayım

Büyümeyi öğreniyorum

Geniş ve yeni yolarda yürümeyi

Ve sevmeyi,

Başlamadan bitmeyi

Ardından bittiğini sandığım hayata

Yeniden başlamayı

Zaman nede çabuk geçiyor

Ne kadar az yol alıyoruz gün batımlarında

Biliyorum ülkemin karamsar çocuğunu oynuyorum

Zaman zamanda yaşadığıma dair

Kalıntılar bırakmaya çalışıyorum bırakmaya çalışıyorum hayata

Dağılmış duygularımı toparlamak zor olsa da

Zorlu başlangıçları başlatmak

Bünyemin vazgeçilmez isteklerinden biri haline geliyor

Yaşlanıyorum galiba,

Yavaş ve yaşlı düşünmeye başlıyorum

Yaş-lı düşünüyor gözlerim

Pınarsız kalamıyorum

Akıntı beni sürüklüyor

           AYŞE AYGÜN /  2008

Her sevda bir veda dedim ve çıktım yola

Dünyanın en tatlı yürek acısıydı benimki

acımı seviyordum

acılarını seviyordum

mücadeleni,savaşlarını,çalışmanı ve kazandığın zaferleri

yazını,kalem tutuşunu,oturmanı

Ve güldükçe çukurlaşan yüz hatlarını

Öfkeni, öfkesizliğini ve insanlarını

Ve sen diyen kendimi

Zaman zaman seni sevmenin mahcubiyetini asıp boynuma

gezindim günlerce, gecelerce..

Yumruklar savurdum duvarlarıma,

kırmak istedim ellerini tutmak isteyen ellerimi,

ağlattım günlerce seni görmek isteyen gözlerimi,

öylesine ağlattım ki; çatlamaya yüz tuttu ağladıkça kızıllaşan göz bebeklerim

aç b ıraktım kendimi,

susuz bıraktım, türlü işkenceler yaptım bedenime

ve yüreğime

Vazgeçemedim

Vazgeçilmezimdin.

     

                       AYŞE AYGÜN /   2008

Bazen deli mavi,

bazen deli yeşil gözlerin.

Bazen bende yaşayan deniz,

bazen  çok uzak gözlerin…..

Sen hep sustun, gözelerin konuştu,

Ben hep sevdim, gözelerim yoruldu.

Neden uzaksın bana,

neden yabancıyım sana.

Kalbine hiç değmedi ellerim,

ellerim hep boşlukta..

Güneş bekliyor doğmayı

Bazen senli, bazen sensiz..

Rüzgar dua ediyor gece boyunca,

Bazen sesli bazen sessiz

 

 

                   AYŞE AYGÜN /  2008

Önce müziğini sevdim sonra yüreğini.

Ardından gülümseyen yüzünün arkasında sakladığın

ve yalnız benim görebildiğim acılı gözlerini….

Zor bulunan petunya çiçeklerine benziyordun

Her dokunmak istediğimde sana

çokluğu sayılmayan çöl dağlarını aşmam

ve tırnaklarını geçirmem gerekiyordu sırtına dağların

Dağlar eriyordu, tutunamıyordum,

güneş kızdırıyor, tenim terliyor, hücrelerim zayıf düşüyordu,

yoruluyor bitkin düşüyor ama

Vazgeçmiyordum…

Vazgeçilmezimdin…

Masaya yatırıp defalarca sorgulanmış tüm olumsuzlukları,

bir kol temasıyla yok edebilecek kadar yanıktı yüreğim sana

Toprağı delip kudretle fışkıran su gibisin

içtikçe kana kana içesim geliyor seni

içimi serinletiyor sesin refaha eriyor

ve huzurun doyumsuz tadıyla boğuluyorum

                  

                         AYŞE AYGÜN / 2009

Hangi deniz verebilir bana

düşlerimdeki maviyi

hangi dalga çarpar yüzeme

ferahlığıyla

sırtımda taşıyorum

fırtınanın yakan soğukluğunu

hangi gün biter titremelerim,

ısınsın istiyorum içim,

güneş beni de hatırlar mı acaba?..

                                            

                      AYŞE AYGÜN / 2010

Uyuyamayacağım bir gece beni bekliyor

Melankolik kavramlar sıralanıyor ardından

Ve yine aşkın sınırsız gücü…

Mavi gözlerin mavi damarlarıma

Can veren kan gibi geziniyor

Bezgin bedenimin yanaklarında

Çarpıntılarımın sebebi kesiliveriyorsun bir anda

ve anlamı anlamsızlığımın

Kanatsız kuş gibi konuveriyorsun yüreğimin kafesine

Acıyor canımın kafesi

Derin bir nefes almak gibi

Derince çekiyorum sensizliği içime

 

                         AYŞE AYGÜN / 2009

Huzurumu sessizliğinin huzursuzluğu bozuyor

Darağacında sallanıyor sanki yüreğim

Sıkıca sarılan ipleri çıkaramıyorum boğazından yüreğimin

Yutkunamadığım tükürüğümle boğuluyorum

Buz kesiliyor bedenim, bu üşüyüş bana ölümü hatırlatıyor

Isınmak için yine yeniden sığınıyorum gözlerinin sıcaklığına

Isınmak ve ısınmak istiyorum yine yeniden seninle…

Ey benim kırmızı çiçeğim, mavi kanatlarımın özgürsüzlüğü,

vicdanının sızlamayan köşesine mi denk geldi bu aşk bilmem ki!

Engelliyorsun yüreğimin engelsizliğini

Sessizliğinle neyi halledebilirsin ki…

Kahretme beni acımın sebepsizliğiyle…

Bilsem ki vazgeçilmişim yanarım kana kana kanayarak

ve kanatarak yaramı vazgeçilmişliğime

           

                  AYŞE AYGÜN /  2009

Ben seni gözlerimle sevdim

Dokunmadan

Bir avuç dolusu acı

ve yaşanmış tutsaklığımla geldim sana

Çıldırasıya bir tutkuyla

Yüreğimin damarlarını çatlatırcasına

sevdim

Vadesi olmayan sevdamla

Tarihi belirsiz senetler imzaladım

Yılların yükümlülüğü üzerimde…

                 

                   AYŞE AYGÜN /2010

İçimde tanımlayamadığım bir acı,

kendini hiç unutturmayan bir hastalık gibi

geziniyor bedenimin kör noktalarında

Nedir bu sonsuz huzursuzluğun sebebİ

ve nedir çaresi bu çaresizliğimin

Bedenime sığmayan bu kalbimi ne avutabilir?

Susmak  bilmeyen bu çığlığı kim kapatabilir elleriyle…

Geçmişi  gelecekle birleştiren bu tarihsel dönemin

iç acıtan acılarından kim çekip çıkartabilir

boşluklarda sıkışmış  ruhumu.

Hatalarını affettiğimiz insanları

yinelenmemeleri için

kim uzaklaştırabilir hayatımızdan…

ihanetlerinin bedellerini ödemeden

hayatımıza yeniden sokulan bu insanlardan

kim kurtarabilir bizi.

Dizginlenemeyen yaşanmışlıklarım,

yaşanmamış yoğunluklarım var

kim gerçekleştirebilir beklentilerimi

bana dokunmadan,

kalbimi sıkmadan avuçlarında

kim yeniden hayat verebilir

umutsuz umutlarıma…      

                   AYŞE AYGÜN / 2016

AŞK !

Kalbinin kalbime değmesi,
Ruhsal buluşma,
Çılgınca bir arzu
Zamansız  devinim..
Yokken yanımda olanım,
Yanımda iken özlem duyulanım
İç titremelerim,kesilen nefesim,kalp tutulmalarım
Aşk..!
Adın...
Sarhoş başım...
Ağrıyan yanım...
Yaslayıp kalbine,
sonsuz maviye bakışım.
Gökyüzüm, güneşim, ayım...
Aşk!..
Kokun..
koklayışım...
Olmayışın....
Suskunluğum,
susmayışım...
Sonsuzluğu yoklayışım...
Her sabahım, her akşamım
Geceden güne uyanışım
Yokluğunu sorgulamadan,
Varlığınla yaşlanışım...
Mutluluğum, umut alışım
Baharım, sonbaharım
Yeşilim, kırmızım, mavim...
Aşķ!...
Yakıp kavuran, alıp savuran
Rüzgârım...
Çöl çiçeğim,
Tenimde gezinenim,
Can suyum, Kan dolaşımım..
Aşk!
Korkularım, kaçışlarım
Parçalarım, "Can" kırıklarım,
Islak gecelerde, yıldızları kucaklayışım
İç çekmelerim ,derin nefes alışlarım,
Kanatlarım, yükselişlerim, uçuşlarım...
Düşlerim, düşüşlerim
Düşledikçe seni
Varlığında çoğalan bütün kelimelerim...



                 Ayşe AYGÜN /12 Kasım 2018 

İkinci El

Hangi elini tutsam,
Kalbim duracak
Güneşin çarpacak,
aklım yanacak
Kopacak fırtınalar
Kanım donacak
 can savrulacak...
Tutmasam,
git desem ruhum kopacak
Kal desem,
Dost desem,kalp avunacak
Aşk desem,
yak desem, kim anlayacak
Tutmasam canım yanacak,
tutarsam sonum ...
Hangi elini tutsam derdim olacak
Derdimi kutlasam,kim savunacak
İçimi anlatsam kim avutacak
Tutsam hiç bırakmasam , sonum olacak
İzlesem tutmasam kalp kahrolacak
Beden savrulacak,ruh  yok olacak
Düşersem takılıp kim kaldıracak
Savrulan parçaları kim toplayacak
Hangi elini tutsam hep sen olacak
Seni sana anlatsam kalbin duracak...
Anlatmasam,aklım yanacak
.....


Ayşe AYGÜN /09. /Aralık  04./ şubat2018

RÜYA

Ruhlar buluştu
gecenin karanlığında
Melekler indi yeryüzene
Dokundu huzur,
vurdu sokağıma aydınlık....
Değdi kalbin kalbime
İçimde  dev bir titreme
Kapalıydı gözlerim,
ruhum omuzunda uyudu
İç çekmelerim,
sessizliklerim,
hissizliklerim,
derin  okyanustan kıyıya vurdu...
Kapalıydı kapılar
Gökyüzünden gülümseyen
Bir yıldız  girdi içeri.
Işığında temizlendi hüzünler,
Gündüzler,geceler...
Değdi yalnızlığıma merhametin
Kırdı kabuğunu kalbim
Koptu binlerce fırtına
Devrildi yüzlerce köprü,
Çoğalıverdi seviniçler
Açtı mevsimsiz çiçekler,
Çocuklar Çığlık çığlığa..
Kapalıydı gözlerim ruhlar buluştu,
Gece iken,gündüz oluştu
İki bulut,bir kuş
Gezegenler kavuştu
 


             AYŞE AYGÜN /6 KASIM 2018 

SEVGİLİLER GÜNÜ
Bulutum,beyaz yanım,
Yeşilde dalım,
serinleten rüzgarım
Yanımdaki sırdaşım
Kahvemde tadım,
Şarkımda adın
Ruhumda sol yanım
Sevginin adı,
Yaşlanmayan anı'm
Kırılgan yanım
Adın,adımım,adamım
Yaslandığım yanım
Ne uzağım
Ne yakınım
Güneşim,Ay'ım
Aydınlığım
Ağlatanım
Tuzumda tadım
Titreyen kanım
Atılgan yanım
Arsız acım
Acımayan canım
Her anım
Hep olanım
Ne bugünüm, ne yarınım
Sessizce yaşatılanım
Hiçkimsem
Herşey olanım

AYŞE AYGÜN 15.Şubat.2019/02:30 

BEKLEYİŞ

Derin bir boşlukta beklerken seni, kayboldu kalbim.
Uçurumsuz,
susuz,
durgun,
yorgunum...
En son bıraktığın gibi,
Senin bulduğun,
benim kaybolduğum yerde,
sessizce bekliyorum.
.......
Sessizliğime kızma,
duymadığın çığlıklar atıyorum.
Sızlayan bedenimde biraktiğin,
derin izleri sarıyorum...
Yok oluyorum,
var oluyorum,
kayboluyorum,
sen oluyorum
ben oluyorum,
yeniden doğuyor, sonsuz umutla seni bekliyorum..
Bilmediğim bir yerde bilmediğim bir bedende seni arıyorum, ruhumu koparıyorum bedenimden, sızlanıyorum
Sonsuz zaman diliminde,
sonsuzluğu bekliyorum....
......
Seni bekliyorum ellerimde sarı çiçekler...
Zaman derin bir sonsuzlukta kayboldu. Kuşlar uçmuyor, ben gülmüyorum...
Seni bekliyorum sen gelmiyorsun, beni bekliyorum, ben gelmiyorum...
Sabahım yok uykum siyah beyaz...
Ruhumu temizliyorum, beyazın aydınlığında ruhunla yenileniyorum.
Sen oluyorum, ben oluyorum, biz oluyorum. Sonsuzluğunda evrenin, seninle yenileniyorum.
Yokluğunda temizleniyor, umudumla çoğalıyorum, Kanatlanıyorum, uçamıyorum.
Bıraktığın yerde bulduğun gibiyim
......
Bekliyorum!..
Beklerken seni,
göğüs kafesinde sıkışıyor kalbim .
Bedenimin zindanlarında kocaman bir yüreği tutamıyorum..
Ruhumun can damarlarında geziniyorsun.
Kırmızı oluyor, yeşil oluyor, mavi oluyor, nefes oluyorsun....
İçime çekmek isterken nefesini,
sonsuz zaman dilimlerinde kayboluyorsun.
Omuzuna yaslanıp kokunla büyümek  isterken, yokluğunda küçülüyorum.
Seni bekliyorum sen gelmiyorsun,
beni bekliyorum ben gelmiyorum...
.....
Gök mavi, yer kızıl...
Kor gibi yanarken bedenim,
ellerim buz kesiliyor, üşüyen ellerimi kalbinle ısıtıyorum..
.....
Gelme sen...
Ben beklemelerimi seviyorum, uçurum kenarlarında, rüzgârın uğultusunda, umudumla...
Sen gelmemeleri seviyorsun gecenin esmer karanlığında yıldızınla...
 
Ayşe AYGÜN /EKİM/2018

HOŞGELDİN
Hoşgeldin ruhum,
Hiç gitmeyenim
Çocukluğum,
Gizli bahçem
Sevincim,neşem,
Sabahsız yarınlara umudum,
Işığım,can yoldaşım
Sarhoş başım
Kayıp yanım
Kalp ağrım
Adsız sanım
Hadsiz yanım,
sınır tanımayanım
Kavgam
Sevdam
Savaşan yanım
Baharım,yazım
Yazarım,çizerim
Ezgim
Ritmim,ritimsizliğim
Deliliğim
Dengesizliğim
Benim, senim
Evrenim
Gökyüzünde yıldızım
Ay'ım
Seninim
Yükselen martım
Kanadım
Kanayan yanım
Kelimelerim
Kenetlendiğim
Bahçemdeki çiçeğim
Soframda ekmeğim
Kaybolanım
Bağım,bahçem
Rengim
Yeşilim
Kahverengim
Hoşgeldin geç kalanım
"Duru" yanım
"Durulmayan"yanım
Tutkum,tutunduğum yanım
Işığım,gölgem
Vurgun yanım,
kalp atışım,can damarım
Bitmeyen sözüm,
Söyleyemediğim türküm,
Eksik  yanım
Tam olanım,
Tamamlanmayan yanım...
hoşgeldin …

Yazan :AYŞE AYGÜN /31/ocak/2019 

YOK OLUŞ
Yok ediyoruz 
Doğayı,maviyi,yeşili
Bitmez diyoruz,
Kesiveriyoruz nefesimizi
Hızla yok oluyoruz,
Sonsuzluğu yok ediyoruz
Geriye dönüp bakmıyoruz
Tüketiyoruz zengin evrenimizi.
Geleceği yüklenen koca çınarlarımızı,
yeşilimizi,  ormanlarımızı, umudumuzu yok ediyoruz
Durmuyoruz,
Yakıyoruz, yıkıyoruz, dağıtıyoruz,
Hesapsızca, sorgulamadan, düşünmeden
Katili oluyoruz evrenimizin
Can alıyoruz ,can vermiyoruz...
Martılar uçmuyor,
uğurböcekleri konmuyor,
çiçekler açmıyor ,
yeşiller  soluyor,
İçimizdeki canavar bir türlü durmuyor....



Ayşe AYGÜN /12 Kasım 2018 

BİZ

Ay dolunay
Uyku firari
Gece kırmızı
Yıldız içimizde
Güneş,yüzümüzde
Vuruyor sırtımıza soğuk
Zaman kiracı
Makas üzerimizde
Kesiyor Beyazı,
Zaman acımasız
Kalbimiz kuş misali
Çarpınan yüreğimizde kanat sesleri
Birde sesinin derin izleri..
Yara derin,yara sessiz,yara kimsesiz...
Sessiz çığlıklar atıyor,bastırdığımız her ses
Akıp gidiveriyor saatler,
Densiz,dengesiz, hadsiz...
İçimizde çılgınca bir sorgu
Biz nerdeyiz,
kimiz
Kimsesisiz
Ufak bir çocuğun
Sesiz sesiyiz..
Eksiksiziz,Biziz...
Bedenlerimiz aç,
ruhlarımız doygun
Elimizde kalemler
İçimizde evren
Mesajlar kemiksiz...
Sınırlar çizgisiz
Tamamlanmıyor kelimeler
Noktasız sözcükler
yer değiştiriyor hisler
Uçurumlar dipsiz
Uçurumlar derin
Zaman uçuşuyor kuşların kanadında,
biz yine sessiziz...


AYŞE AYGÜN /22.02.2019 04:04 

YILDIZ

Bir yıldız dokundu gökyüzünden kalbime,
Kocaman elleri vardı,
yumuşacıktı
Üşüyordum ısındım,
Düşüyordum, tutundum
Taşıyordum duruldum
Bir yıldız dokundu ,
Çocukluğuma...
Barış güvercinleri uçuran
Mutsuzluğu yok sayan
Duru, sakın ve kırılgan
Yabancımıydı, çok yakındı.
Kocaman bir kalbi vardı
birde sınırsız güçleri ...
Bir yıldız kondu Gökyüzünden kalbime adı ÖZEN'le koyulan
Duyarlı, nazik ve atılgan
Düşündüğünde ısıtan,
hafif tebessümler, tatlı rüyalar,
Geniş dünyalar sunan
Bir yıldız,
Kalbimde şiddetle parlayan...





(Sevgili arkadaşım Bora  Özenle sevgiyle )


Ayşe AYGÜN /1 ARALIK 2018 

Biter mi gece
doğar mı aydınlık,
Isıtmıyor güneş,
Üşüyorum!
Ne zaman örüldüğünü bilmediğim duvarlar arkasındayım
Önümde gece, göğümde bulut...
Bedenimden ayrı
yokluk içinde sallanıyor kalbim....
Ilık meltem rüzgarları yok
Durgun, sakin ve yorgunum ...
Bitmiyor gece, doğmuyor aydınlık
Kendimi bulmuşken, kendime uzağım
Kimsesizim, sessizim, dengesizim...
Sıkışmış kelimeler duvarlar arasına
Kalemim kırık, yazmıyor bir hece
Saklambaç oynuyor çocukluğum
Tutmuyor elimden
Hangi taşı kaldırsam altında gece
Fısıldıyor ay,
yıldızlar çözümsüz bilmece...
Gözlerimde gece hüznü,
gökyüzünde güneş,
Kaldırımlar kar soğuğu...
Bahçemde donmuş  çiçekler
Mırıldanıyor pencere önlerinde solgun ezgiler
Dudaklarımda soğuk bir nefes
Kulaklarımda dost sesleri
Kahkalar kırık, sözler keskin
Okunmuyor en güzel kitaplar,
Ellerimde  boş kağıtlar,
gözlerimde sessiz sinemalar...
Acıtıyor yokluk vurguları
Her sabah bir umut,
Her gece binlerce hüzün..
İçime işlerken yok oluşum
Dilimde yenilginin tuzlu tadı
Zafer Çığlıkları atıyor,
pervasız, küstah, acımasız
Ne zaman biter gece
Ne zaman doğar güneş
Sessizliğin içinde savrulurken kalbim
Isıtmıyor içimi gün ışıkları...


Ayşe AYGÜN /14.01.2019 

Hiç

Ben hiç gitmesem,sen hiç gelmesen
Tadı sevda gibi olsa, adı hiç konmasa
Sevsem,sevsem yine sevsem....
Sen bilmesen...
Dokunsa gözlerine gözlerim,
İçimden içine bir yol geçse,
Yeniden doğsam
Sıcaklığında kaybolsam
Kanatlanıp uçsam
Hiçkimse bilmese...
Ben bilmesem,sen bilmesen,onlar  bilmese...
Ölsem kederden,Yeniden dirilsem
Kan ağlasa gözlerim sen gelmesen
Ümitsizliğim hep olsa, sen hiç olmasan,
biz hiç olmasak ...
Acıyı hiç sevmeden, seni içime çeksem,
Çeksem,Çeksem yine seni çeksem
Mutluluk gözyaşlarına boğulsa kalbim,
Kimse bilmese
Ruhun damarlarimda sessizce gezinse
Beni beslese,büyütse,delirtse,yüceltse
Ben bilmesem,sen bilmesen, Kimse bilmese...
Örülse duvarlar,hiç kavuşmasak
Yinede birbirimizden hiç ayrılmasak
Uzun olsa sözler,derin konuşşak,
Konuşsak konuşsak yine konuşsak
Ben susmasam,sen susmasan,biz suzmasak
Konuştukça çoğalsak,yeniden doğsak,
Depremler olsa,fırtınalar kopsa,çökse karabasanlar, rüyalar çoşsa...
Koca çınarlar içimizde oluşsa
Sen bilmesen ben bilmesem kimse bilmese,
Sen hep olsan,ben hep olsam,biz hep olsak
Biz 'hiç' olmasak
Ve
Bitmese rüyalar ..
Susmasa sözler,sözcükler
Dar olmasa kafalar,
kırılsa sözcüklerdeki kalıplar,
özgür olsa duygular
Masum olsa anlamlar
Yazsam yazsam hep yazsam, çekinmeden, düşünmeden
düşlerden,düşmeden, sessiz,kimsesiz,kedersiz
Yıkılsa duvarlar,oluşsa yeni olgular,oluşumlar, varoluşlar koşsak sevgiyle,tutunsak birlikte, birbirimize
Ben hep olsam,sen hep olsan biz hep olsak
Kimse konuşmasa ...
Hayat sussa biz konuşsak..
Çoğalsak,Çoğalsak yeniden var olsak ...
Yıkılsa duvarlar, kavuşsa masumca duygular
Ben bilmesem,  sen bilmesen, kimse bilmese..   

   AYŞE AYGÜN /22 ARALIK 2018 

Gölgeler...

Her anında benliklerimizin tercihiyle oluşan derin izler...
Tercihlerimiz...
Siyah,beyaz....
Kirli, temiz...
Doğru,yanlış
Bizi biz yapan bütün dengeler...
Yok oluşumuz,
var oluşumuz 
Bedensel metamorfoz içinde devinimlerimiz,
değişimlerimiz,
değişmeyenlerimiz...
Sonuçsuz başlangıçlarımız.
İzlerimiz,izlenimlerimiz
Gölgemiz...
Kurallı,kuralsız,oluşum sağladığımız yaşantılarımız izleri.
Çiziverdiğimiz karanlık bir ışık.
Olgunlaştıran kırışıklarımızın,
Çizgideki dengi,
Resimdeki rengi,
Ezgideki ritmi
Ve
İçimizden yansıyan varoluşun seyri ...
Gölgemiz...
Derin suların hırçın dalgalarından sıçrayan şeffaf etki..
Bir çoçuğum dili
Bir kuşun sesi
Bir sobanın ateşi
Bir kitabın sihiri gibi
Bedenimizin ismi
Gölgemiz...
Ne fazlamız ne eksiğimiz
Bilinmezmiş gibi görünse de
ta kendimiz...
                       Ayşe AYGÜN /29 Kasım 2018

 

İZ...

Bir iz bırakabilmek,
Hayata...
Ellerinle ,gözlerinle,renklerinle.
Bir iz bırakabilmek,
Sesinle,Sözünle,kaleminle, bedeninle,
Duruşun olmalı,
Duru,çıplak, masum,arınmış...
Sen olmalısın,kendini bulmalısın...
Yaşamalısın,yaşatabilmelisin, değersizleştirmeden,değerlilerini...
Sevmeyi öğrenmeli, öğretmelisin. Şekilcilikten ,"bedensel" tutkudan uzak,ruhları sevmelisin..
Tutmalısın bir başkasının  elini sıkıca yürümelisin,çılgınca. Yargılamadan,sorgulamadan,kalbinle sevmelisin.
Hesapsız,çıkarsız,onurlu olmalısın...
 Bir iz bırakabilmelisin  hayata,ölmeden ölümsüzleşmelisin...
Düşmelisin,kalkmalısın,direnmeli,savaşmalısın
Üretmeli,ürettirmeli,öğrenmeli ve öğretmelisin...
Yeni bir hayatın başlangıcına imza atarken,bilgin ile beslemeli, bilgeliğinle eğilmeli,mütevaziliğinle olgunlaştırmalısın.
Büyümelisin,küçülmelisin,büyüdükçe,küçülmelisin,
Eleştiriye açık olmalı,yargılayıcı olmamalısın...
Nefes olmalısın bir canlıya,
yuva olmalısın,can almamalı can olmalısın...
Bir iz bırakabilmelisin hayata yaşarken bilinmelisin,ölmeden ölümsüzleşmelisin...
Yazmalı,çizmeli,oynamalı,
bağırmalı, haykırmalı,ağlamalı,dik olmalısın.
Eğilmeden yürümeyi ve ardında bıraktığın izlerinle  yaşarken ölümsüzleşmelisin ...
                          Ayşe AYGÜN 
 

DRONELAR

Görüyorlar,duyuyorlar,biliyorlar
Dağıtıyor,savuruyor,vuruyorlar,
Durmuyorlar....
İzliyorlar,
Sevgimizi,sevincimizi,günümüzü,gecemizi.
Hükmünü sürüyorlar,hükümsüzlüğümüzün...
Başıboş,savruk, vurdumduymaz habersizliğimizi, haberliyorlar
Drone'lar....
Dokunmadan kanımızı emiyorlar,savunmasızlığımızla büyüyorlar.
Bilmediklerini düşündüğümüz bildikleriyle onlar yenilenilenirken, kara kutularda sıkıştırılıyor bedenlerimiz.
Çaresiz,etkisiz,bilinçsiz...
Silik ve çaresiz...
Drone'lar
Keyifle izliyorlar,seni,beni,bizi pencereden, bahçeden,sahilden,geceden
Çekinmeden,çekiyorlar içimizi...

Ayşe AYGÜN 

AĞAÇ

İhtiyacım var sana
İhtiyacın var bana
Kök saldık,salkım saçak
hayatın dallarına
Tut elimden
Yeşilin benimle yeşil,
gölgem seninle gölge.
Tut elimden
Tutayım elinden ve  koşayım  kendime
Takılsın uçutmamın  kanadı tellerine
Tut elimden
sevinelim seninle
Çığlık atsın çoçuklar kederlerin yerine
Diren benimle,büyeyim seninle
Yeniden var olsun doğa bizimle
Kırmızılar,yeşiller,sarılar
kök salsın mevsimler boyu
o narin  bedeninde
Tut elimden,yürü benimle
Su ol,toprak ol, can ol,yoldaş ol
Sen ol,ben ol, biz ol
Çoğalalım,dağılalım,tutunalım birlikte
Gökyüzünde mavi,
güneş  ve çocuklar bizimle...

AYŞE AYGÜN /05 ARALIK 2018 
 

 

 09:05

Zaman durdu...
Dünya durdu...
Gün durdu...
Kesilen bir nefesin ardından
İnsanlık durdu..
Kapandı mavi gözler,
Kapandı mavi gökler....
Bulutlar, gözyaşını pervasızca sundu...
Uçurtmalar koptu,
çocuklar kayboldu...
Rüzgâr gülleri,
Yeldeğirmenleri, durdu
Sustu martılar,kuşlar,kanaryalar
Açmayan çiçekli mevsimler,solmayan ağaçlar,gölgeler,geceler .....
An durdu...
Kaybolan bir  bedenin ardından 
can savruldu,ruhlar kayboldu..
Fırtınalar koptu,
Yer, gök kurudu...
Şeytan uçurumları,
kötü ruhlar,
zamansız kavgalar,
bedensiz canlar ,
Cehennem ateşi.
Yanardağlar,volkanlar
Derin yaralar,
Tuzlu sofralar...
Kapanan kapılar,
açılmayan pencereler,
ilerlemeyen yürüyüşler,
yokluğunda  can buldu.
Kapandı  mavi gözler
An durdu....
Güneş yok oldu,ay yok oldu,toprak yok oldu.
Soğuk,ürkek,karanlık bir gecenin sabahında
Bir dünyanın can damarı koptu...


(Atamıza saygı ve hürmetle..)



Ayşe AYGÜN /14 Kasım 2018 
                         

iÇİMDEKİ KADIN

İçimdeki kadını seviyorum. İstediği gibi düşünebildiği,istediğini çekinmeden istediği zaman  söyleyebildiği için ,hiç kimseyi ve hiçbirşeyi umursamadan kendi içine ruhuna iyi gelecek  kaynaklardan beslenmeyi,üretmeyi,bildiği için  seviyorum kadınımı ...
Korkmuyorum sevmekten,düşünmekten,istemekten, ve paylaşmaktan,
Seviyorum kadınımı
Hesapsız,çıkarsızca
Kendi düşü

Ayşe Aygün Şiirleri

TEKLİF FORMU